‘İkinci Nekbe’ye geçit vermeyeceğiz’
Direniş Çadırı Platformu temsilcileri Filistin için Fethiye’de düzenledikleri eylemlerine devam ediyorlar. Geçtiğimiz Pazar günü eş zamanlı olarak gerçekleşen İsrail’i kınama eylemi; Fethiye’de Özer Olgun Kültür Merkezi önünde gerçekleşti. Düzenlenen eylemde İsrail’in Rafah’a düzenlemiş olduğu saldırılar kınandı.
“EN AĞIR CEZALARIN VERİLMESİ İÇİN ÇAĞRIDA BULUNUYORUZ”
Melek İnan tarafından yapılan basın açıklamasında “Dünyanın neresinde olursa olsun şiddetin her türlüsüne karşıyız. Sağlık çalışanlarına ve eğitim neferlerine yapılan şiddeti kınıyoruz. Yetkililerden bunun önünü kesecek yasal düzenlemeleri yapmaları, suçlular için en ağır cezaların verilmesi için çağrıda bulunuyoruz. Yakın zamanda katledilen öğretmenimize Allah‘tan rahmet, yakınlarına da baş sağlığı diliyoruz. Bugün günlerden çocuğunun cesedini kucağında taşıyan, onunla vedalaşmaya kıyamayan; namusu, onuru, haysiyeti çiğnenen mahzun mazlum Filistinli annenin günü. Bugün anneler günü, bugünün adı: evlat acısı! Buna can dayanır mı? Binlerce bebek öldü, bugünün adı ana baba acısı kanı yerde kalır mı? Mücahitler toplanıp intikamı alınır mı? Bunu duyan annenin babanın kalbi ferah bulur mu? Ya öksüz yetim çocuklara ne demeli? Şehit olan annelerinin kanlar içindeki görüntüsü gider mi gözlerinin önünden. Gazze, çocukluğunu yaşayamayan çocuklardır. Gazze, ihtiyarlığını yaşayamayan ihtiyarlardır. Gazze, dünyanın görmediği umursamadığı, her gün evlatlarını cansız bedenini koklayan kadınlardır. Gazze, ailesi ve vatanı için canından geçen, izzeti şerefi kuşanmış adamlardır. Bugün anneler günü, hiç bu kadar mahsun, boynu bükük olmamıştı. Dünyanın dört bir tarafında herkes mazlum Filistin halkı için kıyamda. Liderler ise derin bir uykuda. Bizler her gün insanlığımız ile vicdanımızın arasında sıkışıp kalmaktayız. Biliyoruz mutlaka bu zulüm bir gün bitecek. İsrail ve destekçileri mağlup olacak hesap verecek çünkü zalimin zulmü, yanında kalmadı kalmayacak.
“REFAH’I SAVUNMAK; VİCDAN, BARIŞ, ADALETTEN YANA DURANLARIN BOYNUNUN BORCUDUR”
Filistin halkı tarafından “Nekbe olarak adlandırılan “Büyük Felâket”in üzerinden tam 76 yıl geçti. Emperyalizmin desteğiyle Siyonistlerin aleni zulüm, terör ve katliamlarıyla Filistin halkını yurtlarından çıkarıp, İsrail denen işgalci virüs varlığı ikame ettikleri dönemden bu güne Filistin’de katliam ve gasp bitmediği gibi direniş de bitmedi. Çok şükür ki devran döndü! Direniş, Siyonistlerin “İkinci Nekbe” hayalinin karşısına dikilerek bütün hesapları altüst etti, bütün plânları bozdu. Biz, bir yandan birinci Nekbe’nin yıl dönümünde siyonistlere, emperyalistlere olan öfkemizi, kinimizi diri tutmak ve Filistin halkının acılarına ortak olmak için meydanlara çıkarken, diğer yandan “İkinci Nekbe’ye geçit vermeyen Direniş’in yanında saf tutmak, siyonizm’e ve emperyalizme olan düşmanlığımızı tazelemek için yan yana, omuz omuza hizalandık. Bütün bir dünya, eşi benzerine pek rastlanmayan tarihi anlara tanıklık ediyor. Küçücük bir kara parçasına, egemen dünya düzeninin tüm bileşenlerini de arkasına alarak, en ağır saldırılarda bulunan Siyonist İsrail’e karşı, Filistin halkı eşsiz bir direniş sergiliyor. Filistin halkı, emperyalist merkezler ve siyonist rejim tarafından soykırımla terbiye edilmek isteniyor. Kendisiyle iftihar ettiğimiz şehitlerimizin de dâhil olduğu yiğitler topluluğu, işte böylesi bir dönemde insanlığın ufuklarına yeni bir anlayışın, idealin resmini çizmiştir. Bu resme, bu ideale düşmanlık eden şer cephesi, İkinci Nekbe için doğrudan ve dolaylı siyonistlere elinden gelen desteği vermektedir. Özgür ve vicdanı diri halklarının, kampüsleri dolduran üniversite öğrencilerinin barış ve adaletten, siyonist katliam ve işgale karşı Filistin halkından yana duran iradelere selam olsun, İsrail’i koruyup kollayan başta Büyük Şeytan Amerika olmak üzere egemen Batı bloğu ve pusulasını kaybetmiş doğu devletleri, insanlık için yüz karası olmuş, allayıp pulladıkları idealleri çöküp çürümüştür onlara da lanet olsun. Dünyanın pek çok şehrinde ayağa kalkan vicdanları, kampüsleri direniş alanlarına çeviren öğrenci kardeşlerimizi selamlıyoruz. İradeleri irademizdir. Gazze direnişinin insanlığa bir kez daha yol göstermek için yükseltip armağan ettiği “Küresel İntifada” çağrısına karşı küresel şeytani düzenin hamlelerini kendi coğrafyamızdan yola çıkarak boşa düşürmekle yükümlüyüz. Aynı azim ve kararlılık, 1 buçuk milyon Filistinlinin sığındığı Rafah’ın müdafaasında omuzlarımıza yüklenen sorumlulukların ifası için şarttır. “İkinci Nekbe’ye azmeden siyonist şeytanlığa karşı Refah’ı savunmak; vicdan, barış, adaletten yana duranların boynunun borcudur. Bugün güya hürriyeti savunmak üzere varlıklarını inşa ettiklerini dile getiren, sivil toplum kuruluşlarının suskunluğu mazluma ihanetten başka ne olabilir ki! Refah’a saldırma, yeni katliamlarda bulunma cüretinde bulunan siyonist düşmana karşı nerede, hangi pozisyonda mevzilenmemiz gerektiği açıktır. Bu, vahşi zulmün durması için siyonistleri besleyen damarları kurutmak şarttır. Refah’ın savunmak için buradan yükselteceğimiz çağrının, sesin, talebin ilki: “Süreli Değil Kalıcı Ambargo!” olmalıdır. Refah’ı savunmak için yükseltmemiz gereken bir diğer ses mutlak surette İncirlik üssünün ve Kürecik Radarının kapatılması olmalıdır. İncirlik ve Kürecik üsleriyle sembolize ettiğimiz emperyalist üslerin Anadolu’dan sökülmesi hedefimiz, siyonistlerin kolunu kanadını kıracak tarihi bir adım olacaktır. Uzun soluklu anti-emperyalist ve anti-siyonist mücahedemiz, bu hedefin her dâim odağa alınmasını sağlamalıdır.
“NEKBE” NİN ÜZERİNDEN 76 YIL GEÇTİ”
İşte o 76 yılın her bir günü başka bir sürgün ve katliama tanıklık ederken bir yandan da Direniş’in serpilip büyümesine, intifadanın mayalanmasına tanıklık etti. Kudüs’te, Ramallah’ta, Gazze’de, Filistin’in her bir noktasında taş atan minik yüreklerde boy veren direniş, sadece kendini özgürleştirecek bir mücahede olmadı; bütün bir yeryüzünde işgale uğramış, özgürlükleri gasp edilmiş halkların, bütün ezilenlerin kurtuluş nefesine dönüştü. Bugün de mucizevî bir şekilde küresel bir vicdan devrimi vâr eden İntifada, anlamsızlık batağında çırpınan insanlık için hakiki bir kurtuluş meşalesine dönüştü. Birinci Nekbe”nin yaralarını sarıp geri dönüş umudunu büyüteceğiz. Evet, Filistin halkı geri dönecek. Buna inancımız tamdır. Ellerinde anahtarları, gözlerinde özgürlük parıltılarıyla, Siyonizm’i ve emperyalizmi mağlup etmenin haklı gururuyla Filistin’i şenlendirecek. Yaşadığımız her bir coğrafyadaki Siyonist katliam ve yıkım rejiminin yanında duran işbirlikçilik ve ihanet kıskacını parçalayacağız” dedi. (Efe Can Bozkurt/G. Ayyıldız)