TÜRKİYE CUMHURİYETİ ŞEHİTLERİMİZİN VE GAZİLERİMİZİN KANIYLA KURULMUŞTUR
Bu gün 19 Eylül Gaziler günü. Başta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşları olmak üzere vatanımızın ve milletimizin bağımsızlığı için canlarını hiçe sayan, ölümü göze alan Türkiye Cumhuriyetinin önsözü Çanakkale savaşında, bağımsızlığımızın kazanıldığı ve Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu Kurtuluş savaşında ve Gazi Millet olarak ifade edilen işgal yıllarında; yaşamlarını; ülkemize, vatanımıza, bayrağımıza adayan tüm gazilerimizi rahmet ve saygıyla anıyorum. Yaşadığımız bu zamanda da; vatanımızın ve devletimizin bölünmez bütünlüğü için canlarını ortaya koyan, hayatta olan tüm kahraman gazilerimizin günlerini kutluyorum… Atatürk’ün Kurtuluş savaşında söylemiş olduğu ve bu gün içinde geçerli olan bir sözü var “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır”. Çok önemli bir söz. Ben de gazeteci olarak bu sözü bu zamana göre yorumladığımda “söz konusu vatan ise gazetecilik de dahil olmak üzere benim için her şey teferruattır” demem gerekiyor. Tabii; tüccar, iş adamı, esnaf, sanatkar ve çeşitli mesleklerden olup ta bu sözü diyemeyenler de olacaktır. Hatta ve hatta öğretmen, akademisyen, doktor, polis ve asker olup ta bu söze değer vermeyenler varsa; vay halimize…Kurtuluş savaşından sonra Türkiye Cumhuriyetini kuran, Türk Milletinin bağımsızlığını tüm dünyaya kabul ettiren Atatürk’ün söylemiş olduğu çok önemli bir sözü daha var; “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır”. Atatürk bu sözü İzmir’de kendisine karşı düzenlenen hain suikasttan sonra söylemiş. Atatürk burada bence şu mesajı vermek istiyor; beni öldürseniz de veya ben ölsem de Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek hayatta kalacaktır, yıkılmayacaktır, parçalanmayacaktır…Bence bu söz “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” sözünün de devamı niteliğinde… Bu sözleri unutmayın. Bu sözleri anlamayanlar, iyi öğrensinler…Artık geriye dönüş yok. Türkiye Cumhuriyeti Şehitlerimizin ve Gazilerimizin kanıyla kurulmuştur. Bu ülkeyi bölemezsiniz, başka bir devlet kuramazsınız, Türkiye Cumhuriyetini yıkamazsınız; ne yaparsanız yapın kalplerimize mühürlenmiş Atatürk sevgisini hiçbir şekilde silemezsiniz…
Dünyanın en uzun meydan muharebesi; Sakarya savaşı, diğer adıyla kanlı savaş…Ankara’ya karayolu ile giderken Afyon’dan sonra tel örgülerle çevrilmiş bölgeyi görürsünüz. İçinde anıtlar var, kabirler var, savaştan kalma yapılar var…Büyük bir müze. İşte orada Türk ordusu Atatürk’ün başkomutanlığında dünyanın en uzun süren meydan savaşını yaptı. 22 gün 22 gece sürdü ve dünya askeri tarihine en uzun süren meydan muharebesi olarak kayıtlara geçti. Atatürk bu savaş için şöyle dedi “Sakarya Melhame-i Kübrası” yani kan gölü, kan deryası demiştir. Büyük taarruzun önünü açan ve düşmanın denize dökülmesiyle sona eren Kurtuluş savaşının kazanılmasında dönüm noktası olan Sakarya Meydan Muharebesi zaferinden sonra Edirne Milletvekili İsmet Paşa (İnönü) ile Kozan Milletvekili Fevzi Paşa (Çakmak) tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya Mareşal rütbesi ve Gazilik unvanı verilmesine dair bir önerge verilmiştir. Ayrıca Saruhan Milletvekili İbrahim Süreyya Bey ve 62 arkadaşı da aynı konuda kanun teklifi hazırlamıştır. Kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19 Eylül 1921 tarihli oturumunda tartışmasız ve alkışlar arasında kabul edilmiştir. Asker olursunuz, komutan da olursunuz, savaşa girerseniz, gazi de olursunuz ama kimse kolay kolay Mareşal olamaz… Atatürk sadece Sakarya savaşında değil daha önce de girdiği tüm savaşlarda da askerle en öndeydi ve hep yaralandı. Örnek vermek gerekirse; Atatürk; Trablusgarp Tobruk savaşında Derne’de gözünden yaralandı. Atatürk; Çanakkale savaşı Conkbayırı muharebesinde şarapnel parçası ile göğsünden yaralandı. Gazilik unvanını ve Mareşal rütbesini sonuna kadar hak eden Büyük Önder Atatürk’e; Türkiye Millet Meclisi 19 Eylül 1921 tarihinde tartışmasız, oy birliği ile vermiştir. 19 Eylül Gaziler günü ve Büyük Önder Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’e “Mareşallik” rütbesi ile “Gazilik” unvanının verilmesinin 102. Yıldönümü kutlu olsun. Saygılarımla…